Yerel Futbolun Direnişi: Tekirdağ’da 94 Kulübün Sessiz Çığlığı
Tekirdağ’da tam 94 amatör futbol kulübü var. Evet, yanlış duymadınız. Bu rakam, sadece nicelik olarak değil, şehrin futbol tutkusunu, gençlerin sahalara tutunma çabasını ve mahalle ruhunu da temsil ediyor. Ancak bir gerçek daha var ki bu sayı, aynı zamanda Tekirdağ futbolunun kaderine terk edilmişliğini de gözler önüne seriyor.
Peki bu kulüpler neyle mücadele ediyor? Öncelikle maddi imkânsızlıklarla. Antrenman malzemeleri, forma, ulaşım, hakem ücretleri, tesis giderleri… Hepsi birer dağ gibi kulüplerin önünde duruyor. Yıllardır kendi yağında kavrulmaya çalışan bu kulüplerin birçoğu ayakta kalmak için ya cebinden harcıyor ya da gönüllülerle ilerliyor. Bu bir başarı mı? Evet. Ama sürdürülebilir mi? Hayır.
Futbol sadece profesyonel liglerde, ışıklar altında oynanmıyor. Asıl futbol, toprağa basan kramponda, kale direği ipten yapılmış sahada, taşların çizgi olduğu maçlarda yaşanıyor. İşte Tekirdağ’daki bu 94 kulübün sahasında oynanan futbol da böyle bir mücadele. Bu takımlar, aynı zamanda birer rehabilitasyon merkezi, birer umut kapısı, birer sokaktan kurtuluş yolu.
Gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmanın, onlara disiplin, sorumluluk, dayanışma kazandırmanın en iyi yollarından biri spor. Ve bu görevi yıllardır hiçbir karşılık beklemeden sürdüren amatör kulüpler, toplum için belki de en stratejik görevlerden birini yerine getiriyor.
Peki kim destek oluyor bu mücadeleye?
Ne yazık ki cevap net değil. Bazı belediyeler elinden geldiğince destek vermeye çalışıyor, ama bu çaba çoğu zaman yetersiz kalıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin daha kapsayıcı bir spor politikası geliştirmesi şart. İlçe belediyelerinin, yerel kulüpleri sadece sezon başı hatırlayıp bir forma dağıtmakla yetinmemesi gerekiyor. Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası, iş dünyası ve sanayi kuruluşları da bu konuda daha duyarlı olmalı.
Unutmayalım: Bu kulüpler sadece futbolcu yetiştirmiyor. Aynı zamanda karakterli bireyler, iyi vatandaşlar, geleceğin liderlerini de sahaya kazandırıyor. Bugün 14 yaşında bir mahalle çocuğuna verilen krampon, belki yarın onu uyuşturucudan koruyacak. Bu kadar basit ve bu kadar hayati.
Ayrıca tesisleşme sorunu hâlâ çözülmüş değil. Tekirdağ’ın merkez ilçesi Süleymanpaşa’da bile nitelikli saha sayısı parmakla sayılacak kadar az. 11 ilçeye dağılmış 94 kulüp için altyapı, saha ve sporcu sağlığı konularında seferberlik yapılması gerekiyor. Bugün Tekirdağ futbolu kendi imkânlarıyla direniyor. Ama bu direnişin sonu, sahip çıkılmazsa sessiz çöküş olabilir. Bu kulüplerin yaşaması, bir neslin kazanılması anlamına geliyor. O nedenle Tekirdağ’da futbol sadece bir spor değil, aynı zamanda bir toplumsal görev ve geleceğe yatırım meselesidir.
Artık herkesin elini taşın altına koyma zamanı gelmedi mi?